Dünyanın neresinde olursak olalım, pusula ile daima yönümüzü çok kolay biçimde bulabiliriz. istersek okyanusun ortasında kalmış olalım, bu basit cihaz ile yönümüzü bulmak birkaç saniyemizi alır. Günümüzde GPS uydular gibi çok gelişmiş cihazlar olmasına rağmen pusula her zaman en kolay yol olmuştur. Pusulanın üzerinde neredeyse sürtünmesiz hareket edebilecek şekilde dengelenip iğnenin üzerine oturtulmuş bir manyetik ok bulunur. Bu ok üzerindeki manyetizma sayesinde dünyanın Kuzey Çekim(North Magnetizm) alanına girerek daima kuzeyi gösterir.
Şekilde görüldüğü gibi dünyayı çok büyük bir mıknatıs gibi düşünebiliriz. Dünyanın manyetik alanı oluşum sürecinde belli bir düzene göre yönlenmiştir ve bir mıknatıs özelliği gösterir. Buna göre kuzey kutbu(north pole) S, güney kutbu(south pole) da N olarak yönlenmiştir. Burada mıknatıslarda kullanılan N ve S harfleri de kuzey ve güney kutuplarından esinlenerek verilmiştir. Pusulaki okun kuzey kısmı N, olarak işaretlenmiştir ve farklı kutuplar birbirini çeker prensibinden pusulanın kuzeyi dünyanın kuzeyini çeker. Tabi 8000millik çapa sahip dünyanın yüzeyinde bu çekimin hissedilebilmesi için pusula oku son derece hafif ve sürtünmesiz olarak yerleştirilmiştir. Aksi halde manyetik alana göre yönlenmesi mümkün olmazdı. Dünyanın bütün ekseni boyunca pusula %100 doğrulukla çalışmaz, bazı bölgelerde sapma görülür. Bu bölgeler ve ne kadar sapma olduğu detaylı haritalarda gösterilir. Pusulayı kullanırken dikkat edilcek bir husus da, etrafında manyetik alan oluşturabilecek metal cisimlerin bulunmamasıdır. Eğer pusula çevresinde manyetik alanı dünyanın yüzeyindekinden fazla olan bir cisim varsa, pusula oku o cisme doğru yönlenir. Bu da hatalı ölçüm anlamına gelir.
Peki Nasıl icat edildi ?
Pusulayı M.S 100 yılında Çinliler icat etti. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir objenin kuzeye yöneleceği prensibinden hareketle pusulanın keşfi gerçekleşti. Fransa’da pusuladan ilk olarak 1200’de söz edilmeye başlandı. Bunu, 1207’de İngiltere ve 1213’te İzlanda izledi. Pusulanın ilkel bir yapısı vardı o zamanlar. İlk önemli gelişmeyi gerçekleştiren Pierre de Maricourt oldu (1269). İğneyi bir mile geçirdikten sonra, bunu bir yanı saydam ve derecelenmiş bir kutunun içine yerleştirdi.
Pusuladan önce yönümüzü nasıl buluyorduk ?
Çubuk Yöntemi ; 1 Metre uzunluğunda bir çubuğu yere diker, daha sonra gölgesi izlenir. Gölgenin en kısa olduğu andaki yönü kuzeyi gösterir. Yada öğle vaktini hiç beklemeden, çubuk gölgesinin ilk yeri işaretlenir. Dünya döndükçe, zaman ilerledikçe, gölgenin yönü de değişir. Daha sonra ikinci bir gölge noktası belirlenir. Birincisi sol, ikincisine sağ ayak basılır. Bu duruşumuzla yüzümüz yada önümüz kuzeyi gösterir.
Camilere Bakarak Yön Bulma ; Cami mihrabının karşısındaki giriş kapısı kuzeyi gösterir. Minarelerde şerefeye açılan kapılar güneye bakar.
Karınca Yuvalarına Bakarak Yön Bulma ; Karınca yuvalarının ağzı her zaman güneyi gösterir.
Mezar Taşlarına Bakarak Yön Bulma ; Müslüman mezarlarında baş kısım batıyı, ayaklar doğuyu, yüz güneyi gösterir. Hıristiyan mezarlarında ise baş taraf güneyi gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder